Yaşar Kemal Sözleri, Yaşar Kemalin Güzel Sözleri
Zulmün artsın ki çabuk zeval bulasın. Anadolu da zalimler için böyle derler.
Çekemeyenlere bakma fikirler hep ayrı olur. Hiç bir aşkı sözle yıkma söz yarası ağır olur.
İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var bir ince yerleri İşte oraya değmemeli.
Yalnız duyan yaşar sözü derler ki doğrudur Yalnız duyan çeker derim en doğru söz budur.
Sen aleviyle yakan bir güneş ki şahane. Ben ışığa ulaşmaya çalışan bir pervane.
Bir toplum hoşgörüsü kadar güçlü sağlam haklıdır. Zulmü kadar zalim zayıftır. lrkçılık ise en korkunç hastalıktır.
Türküler tıpkı kırk bin yıl su altında kalmış yıkanmış cilalanmış çakıl taşı gibidir.
Yaşar Kemal
O insana güvenmeyen bu insana güvenmeyen her insanda bir kötülük gören insanı insan saymayan insan değil piçtir yavrum.
Konuşan insan öyle kolay kolay dertten ölmez. Bir insan konuşmayıp ta içine gömüldü müydü sonu felakettir.
Dünyanın ucunda bir gül açılmış efil efil esen yele merhaba. Karanlığın sonu bir ulu şafak sarp kayadan geçen yele merhaba.
Kendimi bildim bileli zulüm görenlerle hakkı yenenlerle sömürülenlerle acı çekenlerle yoksullarla birlikteyim.
Bir dil bulacağız her şeye varan Bir şeyleri anlatabilen Böyle dilsiz böyle düşmanca böyle bölük pörçük dolaşmayacağız bu dünyada.
Benim için dünya bin çiçekli bir kültür bahçesidir bir çiçeğin bile yok olmasını dünya için büyük bir kayıp sayarım.
Gülümse bitsin karanlık Gülümse karamsarları şaşırt Gülümse güller açsın yüzünde Gülümsemenle yayılsın ışık Dünyayı ısıtmasan da güneş gibi.
Dünyanın bütün kötülüklerine baş kaldır bazen senin iyiliğin başkasının kötülüğüne de olabilir. Kendi iyiliğine de baş kaldır.
Dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur.
Bizi düşünmeye alıştırmamışlar. Üstelik de düşünmeyelim diye ellerinden geleni yapmışlar. Düşünmeye çalışanları da hep öldürmüşler.
Yaşar Kemalin Güzel Sözleri
Küreselleşme tek tip insan yetiştiriyor bugün. Oysa dünya on binlerce çiçekli bir kültür bahçesidir her çiçeğin ayrı bir rengi ve kokusu vardır. Bir çiçeğin koparılması bir rengin bir kokunun yok olmasıdır. Tek dile tek renge kalmış bir dünya hapı yutmuştur. Bu felâketin önlenmesi için demokrasiden başka çare de yok.
Günün birinde İstanbul’un tarihi yazılırsa kuş satıcılarından mutlaka bahsedilmesi gerekir onlar olmadan İstanbul’un tarihi çok yavan olur.
Eğer bir insanda azıcık insanlık varsa yalan söylemez. Dedikodu yapmaz. Dedikoduyla bir insanı vurmak küçültmek insanlıktan çıkmış bozulmuş çürümüş elinden hiçbir şey gelmeyen elinden hiçbir şey gelmediğini kabul edecek kadar düşkünlemiş bir insanın karıdır. Bu duruma gelmiş bir insanı karşına almak onun durumuna düşmek olur.
Belki kuşlar çok derin eski bir içgüdüyle buraya o zaman kesilmiş olacak olan şu ulu çınarın üstüne göğüne uğrayacaklar bir an duraklayıp bir şeyler arayacak bir şeyleri anımsamaya çalışacak beton yığını evlerin üstünde küme küme dolaşacak konacak bir yer bulamayıp bir uzak keder gibi başlarını alıp çekip gidecekler.
İnsan düşleri öldüğü gün ölür.
İnsanoğlu umutsuzluktan umut yaratandır.
İnsan çürümedikçe şiir çürümez.
Demir olsam çürürdüm toprak oldum da dayandım.
Açlıktan ölümü izlemek acıların en büyüğü.
İnsan evrende gövdesi kadar değil yüreği kadar yer kaplar.
Düşünmek en küçük anlamda var olmak demektir.
Dağlar insanlar ve hatta ölüm bile yorulduysa şimdi en güzel şiir barıştır.
O iyi insanlar o güzel atlara bindiler ve çekip gittiler.
O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna insanın piçine kaldık.