Sabahattin Kudret Aksal Şiirleri
Sabahattin Kudret Aksal Şiirlerini Sizin İçin Paylaştık. Keyifli Okumalar...
Sabahattin Kudret Aksal Şiirleri, Sabahattin Kudret Aksal’ın Eserleri
Aşka Benzer
Aşka benzer bir duygu uyanmaya görsün içimde
Dağılır gider kaygılarımın bulutu
Gözümde aranır tazelenir mavi
Kulaklarımda eski yolculuklardan bir uğultu
Donuverir söyle bir dünya, kayar yerinden ağaç
Sudaki çağrı ne havada bu ne koku böyle
Görünce alışkanlıkların tükendiği dostlukların da
Çıkıverdiğini çevremin ortaya bir başka kılıkla
Bir karıncalanmadır duyarım ayaklarımda
Elden geçirilmiş direkleri, yelkeni yeni
Yosunu alinmiş tekneler de böyle olur olursa
Çaresiz, artık kimse tutamaz beni
Evimmiş,isimmiş kentimmiş anlamam
Eşyasını dağıtıp yola düsen kişi örneği
Basar giderim bir bilinmedik yere doğru
Budur derim ne de olsa bu isin gereği
Bundan sonra bana artık yol görünsün
İster bir yeşil ağaçlık arasında
Bir toprak, ister susuzluktan çatlamış kıraç
Yüreği ışımışsa bir kez ne der görüntü adama
Yoldayım ya gene de gelmez aklıma
Bu deli tutku düşüme tez ulaşmak için mi
Belki de ereğim başka, bir güzel kaçmak
Neyin nesi bu olan biten bilmem ki
Gözümde arınır tazelenir mavi
Kulaklarımda eski yolculuklardan bir uğultu
Aşka benzer bir duygu uyanmaya görsün içimde
Dağılır gider tüm törelerin bulutu
Bir Sabah Uyanmak
Ceketin iskemleye asılı kalsın.
Bekleyedursun dostun
Kahvede
İşe gitmekten de
Bugünlük vazgeç.
Öylece dolaş çiçek kokan sokaklarında
Güzel şehrinin.
Yeniden tat gökyüzünü,
Ağaçlara selâm ver!
Apartmanların halini sor!
Senden başkaları için değil
Bu güzel gün
Mavi gök.
Bütün Söylediklerim
Bütün söylediklerim yalan
Yalan yaşamakta olduğum
Ne sıcak memleketlere gitmek istedim
Ne kaçmayı düşündüm
Ben bu şehrin gökyüzünden
Kasabından fırıncısından
Havasından hoşnudum.
Denize Karşı
Elinde oltası yıldız tutar
Çeker çıkarır bir geceden
Çeker çıkarır tadına bakar
Ardında ışık içinde çarşı
Bir kız geçer arkadaki yoldan
Bir eda bir çalım akça pakça
ağzı yüzü bir delice türkü
Vurur kokusu uzaklaştıkça
Öyle bir dişi ki beter gerçekten
Dalmış gitmiş işine beriki
Vız gelir çarsı türkü vız gelir
Çocuksu bir bakış gözlerinde
Bir başına rıhtımda oturur
Ne geçer içinden bilinmez ki.
Eşik
Yürüyordum sokaklar tozdu yapılar
Bozbulanık bir su gibi akıyordu
Bir kadın çamaşırını asıyordu
Penceresinde yitirilmiş anılar
Burnumda çürümüş yemiş kokuları
Sokaklar yeniden yeniden sokaklar
Yer bitirir en güzel aydınlıkları
Geceyle gündüzün kavşak noktasında
Havada kanat vuran bir kuştu çirkin
Ve şaşkın baktım birdenbire karşımda
Olağanüstü eşiği güzelliğin
Sabahattin Kudret Aksal Şiirleri
Gece
Katı ayazdı, çıplak kış, erkek
Yoksunluğuyla düştü akşama,
Kadın ceylan gözlerinde ürkek
Bakış, sinekleyin, camdan cama.
Bir yudum rakı, ekmekle peynir,
Buluttan yatak, yalnızlığa tok,
Geceyi sakız gibi çiğne dur,
Uyanırlar ki, nerde Sonsuz, yok.
Tomurcuk
Boy atarken alabildiğine gür
Düzlerde ırmaklar örneği yürür
Yeşerirken ak bademin çiçeği.
Güzelliği vazgeçmededir aşkın
Dur kapısında bu masal ülkenin
Suyun ışığı kokusu yeşilin
Bırak bir deli tomurcukta kalsın.
Aşkın güzelliği vazgeçmededir
Bilmediğin suların yaman dibi
Başında ilk yazın ağaçlar gibi
Bir daha beter büyür güçlenir.
Yalnızlık Hali
Bütün dostları alır gider
Bir başına kor
Seni ovanın ortasında
Sonra birden kuru
Kupkuru bir rüzgar eser
Sevdanla özleminle geçmişinle
Artık başbaşasın
Henüz ışımaya başlayan
Yıldızlara bakar bakarsın da
Bir türkü tutturayım dersin
Tutturamazsın
Öyle bir efkar basar ki
Bıçak açmaz ağzını
Yedikçe
Ölüleri yedikçe büyüyoruz biz yedikçe yedikçe yedikçe
Mısır’ı Elam’ı Kalde’yi
Fenike’yi Yunan’ı Roma’yı yedikçe
Eski bir gökyüzünü
Çiğ mavisi denizlerini ilk basmaların
Bir kuşu İsa’dan önce
Bir ağacı İsa’dan sonra
Büyüyoruz güçleniyoruz sonra yozlaşıyoruz
Gene büyüyoruz güçleniyoruz gene daha başka şeyleri yedikçe
Homeros’u yedikçe
Thales’i sonra
Sokrates’i sonra
Ovidius’u yedikçe
Ortaçağ ezgilerini o düşsel o soğuk o dar o kapalı
O donuk aydınlığında sokakların
Ormanlarını Hindistan’ın
Ormanların nemini
Yanık duygusunu Afrika’nın
Yüz yıl savaşlarını
Savaş aralarını barışları
Ayaklanmaya karşı ayaklanmaları
Bitmek bilmeyen göçleri yerleşmeleri dağılmaları toplanmaları
Bir sökülüp bir kurulan sonra gene sökülen gene kurulan çadırları
Gözyaşlarını sevincin
Gözyaşlarını acının
Düşünü bir genç adamın yalınayak
Bir genç kadının yalınayak
Tüm masalsı erkekleri masalsı kadınları tüm
Kocaman duvarlarını tapınakların şatoların burçların
Yedikçe sarmaşıkların ürediği az ışıklı
Bir güzel yüzü
Bütün güzel yüzlerin betiklerin
Bütün güzel seslerini yontuların
Tekliği çokluğu
Akları karaları mavileri turuncuları kırmızıları morları
Haziranları temmuzları ağustosları ağustos sonralarını
Ekim sonralarını kasım sonralarını
Güneşleri güneş kalıntılarını
Don Kişot’u Gargantua’yı Mona Lisa’yı
Sanra daha başka şeyleri daha başka şeyleri daha başka şeyleri
Yedikçe bir kadının o güzel ağzını
Ürünlerini yeraltının bakır
Ürünlerini gökyüzünün bulut
Bir türküyü
Bir resmi
İlk basımevini bulanı
Barutu bulanı ilk
Döndüğünü söyleyeni dünyanın
Sonra Yeniden Doğuş çağını
Yeniden doğuş sonrasını yedikçe
İlk gemiyi yüzdüreni büyük sularda gemileri
Uçakları havalandıranlar gökdelenleri
İş sözleşmelerini iş bırakımlarını
Yıkımları onarımları
Çocuksu yüzlerini milyonların
Mavisini Picasso’nun
Bugünü yedikçe
O çok eski çok yeni dengeyi
O çok eski çok yeni aydınlığı
O çok eski çok yeni karşıtlığı
Uyumları bütün
Büyüyoruz yarın bizi yiyeceklere
Sabahattin Kudret Aksal Eserleri
İkili
Senin elinde su gibi ince,
Bir akşamdı mavi. Uzanıyorduk,
Serin yataklarında yanyana,
Geceyle gündüz arasında işlek,
Gidiş gelişine düşüncenin.
Bir kuyudan çekiyorduk yavaşça
Sonra hızlı, bir eski gökyüzünü,
Homeros’un uykusuz bilinci, çiğ
Aydınlık,. Suları akan bir balık
Gibi çıkarıyorduk denizlerden.
Bir yağmur arasız yağardı, çamur
Basardı sokaklarımızı. Yasa,
Bir parıltıyı üretmek olmalı
Ondan. Altın damarını bulmak
Ve işletmek bir sıcak tezgahta.
Yalnız ve kalabalık. Birdenbire,
Şaşmaz bir düzendi dağınıklık.
Bir avucumda bir kuş ötüyordu,
Avcısı gecenin, çığlık çığlığa,
Konuyordu onun, öbür avucuna.
Ölüversem
Bir gün bir akşam vakti ölüversem
kimseler duymasın kimseler duymasın
bir gün bir aksam vakti ölüversem
ve sen o saatlerde uykudasın
telaşa düşmeyin telaşa düşmeyin
böyle vakitsiz çekip gidersem