Salah Birsel Şiirleri
Salah Birsel Şiirleri, Salah Birsel Etkili Şiirleri, Salah Birsel Güzel Şiirleri.
Atlı Ases
Kilimlerle senin sofalarla var yürüyüşün
Geldik şimdi bu saçların ki çözdüm ve çözmedim
Kuşluk yürüyüşün senin gerinmelerle ikindi yürüyüşün
İnceciksin terliklerle uzunsun ya da gözlerle
Öyle yürüyüşün ki inmiş atlardan ya Erzurum’dan
Aşkın ardınca oldular ki anlayın işte artık
Hem İzmir’de Kordon boyuyla senin şıkırtıların
Geldik şimdi bu ellerin ki tuttum ve tutmadım
Böyleleyin yürüyüş kilerlerde sayılmış değil
Badem yürüyüşün kavunlarla Kırkağaç yürüyüşün
Çıplaksın yürüyüşünle kaşlarla esmersin ya da
Geldik şimdi bu ayakların ki öptüm ve öpmedim
Taylar gibi yürüyüşün senin Konya düzü gibi
Geldik şimdi bu atlar ki yıkıldım bittim
Ekmeklerle birikmiş değil bolluk böyleleyin
Rüzgarlarla senin buğdaylarla var yürüyüşün
Salah Birsel
Balafong
Akşamsa gelecektir eski kuzu
Bütün gün ölüp kulesinde
Sisler kapansa da üstümüze
Kucağında bir sürü heykel
Bir alanı dolanacaktır koşaraktan
Bilmem anlatsam hangi yürüyüşünü
Uzun boya taze bıyık
Bir sevinin halısını geçecektir
Zambaklarla bir renk
Bir kuzu kudretten çakır
Gel duy beni halkım
Atlayacaktır sonunda inatçı kuzu
Bir fotoğrafın arabından
Zonklarken Afrikasında
Yaban sesli bir balafong
Vonk vonkvonk vonk
Vonk vonkvonk vonk
Salah Birsel
Güzin’in Gençlik Yılları
Ben Güzin’i düşünürken
Güzin’in de düşündükleri vardı
İnce inceydi parmakları
Minnacık bir yüzü vardı
Güzin’in aklında
Atlar arabalar
Daha başka erkekler
Başka hayatlar vardı
Güzin’in kedileri vardı
Benim gibi okşanmak isteyen
Ama sevdanın adı geçsin
Güzin kaşlarını çatardı
Güzin masalların da Güzin’i
Şehzadeler Güzin’in şehzadeleri
Bir büyük defter tutar
Güzin’in hayalleri
Ben odada otururken
Güzin’in de oturduğu odalar vardı
Kendisine ait bir yatağı
Kendi uykuları vardı
Salah Birsel
Hacivat
Ne yapar çileli Hacivat şimdi mezarda
Dayak mı yer gene Karagöz’den o yerde
Yoksa çay mı pişirir pilav ya zerde
Ne yapar çileli Hacivat şimdi mezarda
Büyük hayalleri yoktu zaten hayatta
Bozuk düzen bir ev üstelik Balat’ta
Şaşırmaya kalkmamıştır bu yüzden Arafat’ta
Dedim ya tokgözlüydü zaten hayatta
Kaldıysa tuhaflığı kalmıştır perdede
Çektiklerine gülünüyor hâlâ memlekette
Zekası ki dolaşırdı üç beş dilde
Ne yapar çileli Hacivat şimdi mezarda
Salah Birsel
Kikirikname
Sizinkisi de gülmek mi a kikirikler
Gülünce şöyle sunturlu gülmeli
Bir iki üç dişleri göstermeli
Sırıtmalı değil zangır zangır gülmeli
Yakaları kolalatmalı bir iki üç
Bir iki üç başları doğrultmalı
Boşuna değil bu öğütler inanın
Gülünce sabah akşam gülmeli
Ceketler kavuşturmalı bir iki üç
Köşelerde değil ortalarda gülmeli
Düğmeleri parlatmalı zamanında
Gülünce şapkalarla gülmeli
Bir iki üç sayıyla bükülmeli
Sırayla değil hep birden gülmeli
İşin bütün inceliği burda a kikirikler
Gülünce dişleri göstermeli
Salah Birsel
Salah Birsel Şiirleri
Köçekçe
İsterse darbuka gelsin önden
İster keman çıksın ortaya
Üşüşsünler üşüşsünler
Odaya dolsunlar evveli
Ut atılsın bir türkü çağırsın
Tambur kıpırdasın yerinde
Tımbırdasınlar tımbırdasınlar
Pencereyi titretsinler pencereyi
Zıvanadan çıksın derken her biri
Ötsün zurna alabildiğine
Davul gümbürdesin dümbelek gümbürdesin
Bir köçekçe başlasın sevda yerine
Salah Birsel
Meydandan Geçen Kızlar
Beşi onu bir gelirdi kızların
Vücutları dimdik saçları darmadağın
Dağılmasını beklemezlerdi kalabalığın
Allık pudra düzgün hem de bir yığın
Beşi onu bir gelirdi kızların
Ayrı bir tavırla geçerlerdi önünden karpuzların
Koşarak durarak gülerek
Kimi zaman atak kimi zaman ürkek
Akıllarında tek düşünce erkek
Beşi onu bir gelirdi kızların
Onlar aşığıydı delicesine sazların
Düşmezdi dillerinden hiç Bimen Şen merhum
Öylesine çalım öylesine kurum
Ağızlarında horoz şekeri ve latilokum
Beşi onu bir gelirdi kızların
Salah Birsel
Meyhane
Ozan Andre Chenier yi
İkiye böldüğünden beri giyotin
Kurum satıyorsa meydanlarında Paris in
Ozan kardeş hadi hop
Sende uzat boynunu
Eş dost akraba beklemesin
Hadi hop sayın cellatlar da
Kavuşsun erkenden çoluk çocuğuna
Tarihten anlaşıldığına göre
Sırası suyu yok bu işin
Sokakdan el ayak çekildimi
Sen de tırt sepete
Ozana kardeş hele hele
Sepete düşdükden sonra da
Tut ki sakallarını öyle dipten
Genç sıska dul ihtiyar
Tümü meraklı yurttaşların
Tıraşlı bir baş görsün
Hadi kuzular da meyhaneye
Salah Birsel
Pakistan
Çıt çıt Güzin demek buzlu viski
Siz bilmiyorsanız ben biliyorum
Ben içki seviyorum
GÜzin’i de seviyorum sıcak olursa
Haziran olursa bütün esmerleri topluyorum
Ama nerden simdi aklıma geldi
Güzin varken haziran
Akşam olursa Güzin’leri selamlıyorum
100 bin Güzin bir o kadar da dudak işte
300 dudak iyi kötü eğilip öpüyorum
Ben çiçekleri esmerlere boyuyorum
Üsküdar’ı da boyuyorum kalabalık olursa
Ama nerden şimdi aklıma geldi
Güzin varken Üsküdar
Çıt çıt çıt bütün esmerleri ben övüyorum
Güzin’i de övüyorum esmer olursa
Güzin demek düğün dernek
Siz inanmıyorsanız ben inanıyorum
Ben Pakistan’ı da seviyorum
Ama nerden geldi aklıma şimdi
Güzin varken Pakistan
Salah Birsel
Pineklemeye Çağrı
Duralım efendiler biraz
Koşmayalım öyle delice
Yormayalım kalbimizi
Katmerlendirip gerdanımızı
Oturalım efendiler biraz
İsteyen dikilsin gönlünce
Çökelim biz yere şöyle bir
Açalım ağzımızı ilkin
Gerelim omuzlarımızı sonra
Giderek bayıltıp gözlerimizi
Esneyelim efendiler biraz
Aldırmayalım öyle üçe beşe
Yayalım göbeğimizi iyice
Dönelim sırtımızı işe akla
Acıyan çıkmaz sonra halimize
Vakitken çocuklar büyükler henüz
Pinekleyelim pinekleyelim
Horlayalım efendiler biraz
Salah Birsel
Piyanolu Ases
Ben piyano çalıyorum sen orada kaç yıl
Saçlarını at sevmeyi değiştiriyor çünkü
Ellerini at gözlerini at dudaklarını at yoksa
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Senin gökyüzün benim gökyüzümden piyanolu
Kirpiklerini at gözlerini öpüyorum çünkü
Kaşlarını at ağzını at kulaklarını at
Ben seni okşuyorum senin esmerliğinle yoksa
Ben senin dişlerinle gülüyorum daha ne
Senin yıldızların her gece Beethoven li
Piyanoyu al seni düşünmeyi tutuyor çünkü
Ben seni sevdalıyorum sen orada kaç yıl
Salah Birsel
Salah Birsel’in Aşkı
Faslı Evvel
Bu olaylarla düşüp kalkan mevsim bahardır
Salâh Birsel’in aşık olduğunu haber veren alametlerdir
Kızla oğlanın arasını ayıran bir dört duvardır
Oğlanın karşısına geçip oturduğu levha Ya Sabır’dır
Ol İstanbul şehri işte bu aşkın duyulduğu yerdir
Bu aşkın ardını hikaye eden faslı diğerdir
Faslı Diğer
Bu aşkın dal budak saldığı ay nisandır
Kız Taksim’de oturan bir sarışındır
Geceleri ah ile yatağa düşen oğlandır
Bu şiir ise dilekçe hükmünde bir ilandır
Salah Birsel’in Son Maceraları
Oysa şu şiir göründüğünden de kısadır
Masanın üstünden sarkan göz kızındır
Puselik makamında bir nağme sazındır
Salâh Birsel ofeder besbelli mahzundur
Bir yol iki kalp arasında uzundur
Oysa şu şiir göründüğünden de kısadır
Oysa aşıkları ağlamaklı kılan tasadır
Kız pencerede oğlan pencereden uzaktır
Bir laf atsın hani yok mu yasaktır
Al götür beni yârin dudağına diyen bardaktır
Bu durum iflah etmez gayri muhakkaktır
Oysa odayı dolaşılmaz hale koyan masadır
Salah Birsel
Salah Birsel Güzel Şiirler